Paylaş
Meğer hep çekişme varmış, Fethullah Gülen’in düşünceleri etrafında örgütlenen ‘cemaat’ ile daha genel bir ‘İslamcı’ şemsiyesi taşıyan Ak Parti hiçbir zaman aynı değilmiş, sadece geçici ittifaklar kurmuş. Bu ittifak, eylemli bir kavgayla bozuldu. Önce hükümet bazı cemaatçi kadroları yetkili makamlardan tasfiye etmeye başladı; ardından İstanbul’da bir savcılık 2012 Şubat ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye davet etti ve kızılca kıyamet koptu.
2. Kavga neden çıktı?
Temelde kavga, Ak Parti hükümetinin iktidarını cemaat de dahil hiç kimseyle paylaşmak istememesi sebebiyle çıktı. Hükümet, bir noktada ‘cemaat vesayeti’nden şüphelendi, cemaatin kendi özel hesabını görmek üzere devletteki gücünü kullandığını düşünmeye başladı ve cemaati devletteki karar verici noktalardan tasfiye etmeye başladı.
3. Peki cemaati oraya hükümet getirmedi mi?
Evet getirdi. Bu ittifak başlangıçta ortak tehdit algısına karşı, yani askeri vesayete karşı oluştu. 2004 Ağustosuna ait Milli Güvenlik Kurulu kararı bu tehditin ne kadar gerçek ve elle tutulur nitelikte olduğunun kanıtı. Bu ortak tehdide karşı hükümet, özellikle poliste bulduğu destekle bir çıkış aradı. Esasen cemaat, 2003-2010 arası devlette Ali Bayramoğlu’nın deyimiyle ‘altın çağ’ını yaşadı; devlette çok daha geniş bir alana yayıldı.
4. MİT neden cemaatin hedefinde?
Aslında bu sorunun yanıtı çok basit: Hükümet, Fethullah Gülen’e bağlı cemaati tasfiye etmeye çalışırken orduya veya polise güvenemiyor, o yüzden işini MİT’le görüyor. MİT’in devlet içinde bu tasfiye işinde başrolde olması da onu cemaatin hedef tahtasına koyuyor. KCK soruşturmaları bağlamında 2012 Şubat başında MİT müsteşarının ifadeye çağrılmasını hükümet bu yüzde büyük bir tehdit olarak algıladı, ‘Vesayet girişimi’ olarak niteledi ve çok sert tepki verdi.
5. Dersane krizi neden çıktı?
Aslında dersane krizinden önce ‘kızlı-erkekli ev’ diye tarihe geçen ama cemaatin kulaklarının dikilmesine neden olan bir başka kriz yaşandı. Cemaat, ‘Evlere müdahale’yi kendi cemaat evlerine karşı müdahale hazırlığı olarak algıladı. Zaten her an her yerden hükümetten düşmanca eylem beklemekte olan ve epey bir süredir büyük ölçüde ‘güvenlikçi kafalar’ tarafından biçimlenen cemaat davranışları, aslında daha fazla zamana ihtiyaç duyan dersane kapatma operasyonuyla ilgili bir taslağın ele geçmesiyle alınganlığının doruğuna çıktı. Burada başlayan kavga, paradoksal biçimde dersanelerin tasfiye sürecini de hızlandırdı. Dersaneler cemaat için çok önemli ama yaşamsal değil. Cemaatin 20 kadar üniversiteye sahip olduğunu, çok sayıda özel lise ve ilk-ortaokulu olduğunu unutmamak gerek.
6. MGK belgesinin anlamı ne?
Aslında 2004 Ağustosunda, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Şener Eruygur’un tam da emeklilikleri öncesinde MGK’den Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili böyle bir karar çıkarttıkları iddiası ‘gazetecilik bilgisi’ olarak ortadaydı. Hatta Özden Örnek’in günlüklerinde de bu bilgi doğrulanıyordu. Ama tabii MGK kararının imzalı nüshasının ortaya çıkması büyük bir olay. Bu belgenin yayınlanmasının tek bir anlamı var: Başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ak Parti yönetiminin özellikle muhafazakar kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılmak istenmesi. Bu belge çıktığından beri Ak Parti’nin ve hükümetin savunma pozisyonuna çekilmesi de bu yüzden; mesele o kararın hayata geçmiş olup olmaması değil imzalanmış olması.
7. Bu kavga nerede biter?
Kavganın kamuoyu önünde yapılmaya başlandığı Şubat 2012’den beri birkaç kez bu konuyu yazdım ve mealen ‘Kavganın cemaatin geri çekilmesiyle biteceğini’ öne sürdüm. Şu ana kadar fena halde yanıldım; cemaat geri çekilmek bir yana son MGK belgesiyle kavgayı barışma kapıları kapatacak bir noktaya taşıdı. Ancak yine de ben, cemaatin devletin dışında duran ve devletle pek de fazla ilgisi olmayan geniş kesiminin bu kavgayı hala tasvip etmediğini, o nedenle de Fethullah Gülen nezdinde girişimler yaptığını düşünüyorum. Belli ki bu girişimler netice vermiyor, Gülen kavgada geri adım atmıyor.
8. Cemaat tasfiye olur mu?
Bizdeki devlet memuriyeti kuralları var olmaya devam ettikçe, cemaatin devlette etkisizleşmesi söz konusu olsa bile tamamen tasfiyesinin imkansız olduğunu düşünenlerdenim. O insanlar emekli olana kadar orada duracaklar. Orada duran ve ‘cemaatçi’ olduğu söylenen insanlar, aynen geride kalan 90 yıldaki gibi ‘fişlenecek’ler ve bir yere kaydedilecekler; yanlışlıkla etkili bir göreve atanmamaları için gereken yapılacak. Yani MİT hep önemli olacak.
9. Seçime etkisi olur mu?
Bu kavga Ak Parti iktidarını kritik üç seçim öncesinde yıpratma potansiyeli taşıyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimi önemli; çünkü eğer Tayyip Erdoğan aday olur ve ilk turda yüzde 50’yi geçemezse, ikinci turda Erdoğan karşıtı büyük bir koalisyon onu tamamen seçilemez hale getirebilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde böyle bir mağlubiyet tatmış olan Erdoğan’ın liderliği de milletvekili genel seçimine kadar aynen Turgut Özal’ın yerel seçimde yüzde 21.7’ye düştükten sonra Çankaya’ya çıkana kadarki ‘topal ördek’ durumuna dönüşebilir.
Paylaş